top of page

Eş-Şeyh Es-Seyyid
Hacı Mustafa Hayri Baba Hz.
“Makam-ı Kurbiyette kalmışlardı 50 küsür sene
İsteyen rabıta yapıp, sorabilir Resulullah Efendimize”
Malatya eşrafından Seyyid Battalgazi Ocağından Maruf ve Meşhur Koca Vaiz Dede'nin torunlarındandır.
Sevgili Peygamberimizin soyundan olup nesli,
Gavs-ul Azam Abdulkadir Geylani Hz. küçük oğlu Salih'den gelir.
Babasının vefatından 2-3 ay sonra dünyaya gelmesi, 6-7 yaşlarında annesini kaybetmesi, Çarşamba ikindi namazından sonra kabrine indirilmesi Sevgili Peygamberimize benzer.
Rüştiye tahsilinden sonra altı ay kadar talimgaha çıkıp, babası Yüzbaşı Mustafa Hayri Bey gibi askerliğe heveslense de daha sonra vazgeçer.
19-20 yaşlarında İstanbul'da Askerlik görevini yaparken 1. Dünya savaşı zuhur eder. Medine-i Münevvere'ye harita götürmeye (kurye) talip olur.
Tren yoluyla çıktığı bu vazife yolculuğunda, bombalı saldırılara uğrayıp esir düşse de haritayı istenilen yere salimen teslim eder.
Genç yaşlarında Nakşi alim ve şeyhlerinden
Ziyaeddini Gümüşhanevi'nin bir vekili vasıtası ile Nakşi Tarikatına
intisab eder. Altı ay kadar bu tarikatta çalışır.
Bir gece rüyasında "Kendimi büyük bir dağın üzerinde gördüm. Bakıyorum paşa rütbesinde bir zat var, halk başına toplanmış. O topluluğun içinde bu zatı tasdik edenler de var, muhalefet edenler de.
Ve o cemaatin içinde bir de mülazım var.
Ben de silahlı bir askerim. Kendisini seyrediyorum."
Rüyasından etkilenir ve Malatya'da herkes tarafından
sevilen ve sayılan bir zata anlatır:
"Hayri Bey, o gördüğün paşa rütbesinde büyük bir evliya,
tez zamanda O zat ile karşılacak
ve O'ndan himmet alacaksın."
8-10 gün sonra rüyasındaki O zatı
Söğütlü Camisinde namaz kılarken görür.
Sanki uzun zamandır tanışıyormuş gibi
ruhi bir yakınlık ve tebessümle birbirlerini süzerler.
"Efendim, bu akşam çorbasını bizde içebilir miyiz?"
"Evladım biz zuhurata tabiyiz, yalnız falanca hacının
misafiriyim, ondan müsaade alırsan olur"
Misafir eden : "Hayri Bey, başkası olsa olmaz ama sana peki"
Sohbet ve Hatm-i Kadiri'den sonra Malatyalı misafirler dağılırlar,
Hacı Muhammed Baba Hz. ile başbaşa kalırlar.
Sözü dolaştırıp kendisine inabe etmesine etmesine getirse de
Genç Hayri Bey: "Efendim benim intisabım var.
Bana himmet dua buyurun" der, direnir.
Vakit çok geçer, ara sıra gözünü yumup dalmaktadır.
Her dalışında görür ki bu zatın kalbinden bir yol açılıyor,
Ravza-i Mutahhara'ya ulaşıyor
ve oradan bir asker elinde evrakla bu zata geliyor.
Gece namazına durduklarında öyle bir
manevi çarpma olur ki, genç Hayri Bey az kalsın yıkılacaktır. Namaz bitince,"Geç karşıma sana tesbih tarifinde bulunacağım" teklifi karşısında kendisini müdafaadan aciz kalır.
"12 tarikattan mezuniyetim var, hangisinden istersen tarif edebilirim"
diye sorulduğunda çocukluğundan beri çok sevdiği, saydığı Abdulkadir Geylani Hz.lerinin tarikatından tarif buyurulmasını ister. Kadiri Tarikatı üzere tarifinden sonra Hacı Muhammed Baba Hz. der ki;
"Zaten Medine'den Abdulkadir Geylani Hz. emri şerifi üzerine geldim"
Genç Hayri Bey Medine'ye geldiğini ve
neden orada tanışıklık vermediğini sorar.
"Oğlum, o zaman vakti gelmemişti. Sen İstanbul'dan enveriye giyip Medine'ye hareket edince, Malatyalı evliyalar:
'Bu hem Koca Vaizin torunu olsun hem de bu kıyafetle Resulullahı ziyarete gelsin, bu olmaz' diyerek senin önündeki geçireceğin kazaları da bi-iznillah bildikleri için 'sahip çıkmayalım, ölsün gitsin' dediler.
Ben de onların kararına karşı çıktım ve Hayır! Olmaz,
zaman gelecek o benim müridim, halifem olacak ve
Ümmeti Muhammed (sav) ondan çok faydalanacak dedim. "
"Efendim, siz beni nereden tanıyorsunuz?" diye sorar.
"Annenin karnına düşmeden tanıyorum" der.
"Şeyhim Hacı Ömer Hüdai Baba Hz.lerine hizmetim esnasında onu atına bindiriyordum. Üzengisinden yapışıp kendisine yardım ve hizmet ediyordum. O anda şeyhimden bana bir nazar oldu.
Bir çok ruh gelip bana biat etti, senin ruhun da geldi.
Bana bu da 'Vaiz Oğlu Hayri'nin ruhudur' dediler.
İçlerinde ancak senin ruhun hakikate ulaştı,
hatta beni de üç gömlek ileri geçtin.
Fakat bana da çok zahmet verdin."
Bir gece rüyasında İmam-ı Ali (ra) efendimizi görür;
"Senin gözün evlad-ı resulün gözüne benziyor" der.
Kendi gözünü ve benim bir gözümü eli ile alarak
kendisinin bir gözü ile benim bir gözümü yer değişikliği yaptı.
Hacı Muhammed Baba Hz.:
"Hayri sen Fırat nehrinin ortasında arka tarafı kırılmış bir küpe benziyorsun. Bu kadar gelen feyiz ve nur arka taraftan akıp gidiyor"
Makam ve Türbesi
Cenabı Hak (C.C.) sırrını aziz kılsın. (amin, amin, bi hürmeti seyyidel mürselin).
Makam-ı Alileri Ankara Bağlum kabristanlığında bulunmaktadır.
Türbe-i Saadetleri Akçaabat'ta bulunmaktadır.


Kaynak
Halisa ve Seçkinleri
Mehmet ALBAYRAK
5. Baskı, 2005, Ankara

bottom of page